Bu Blogda Ara

25 Mayıs 2010 Salı

SEKTÖRÜN TÜRKİYE'DEKİ GELİŞİMİ


        Kimya endüstrisinin alt kolu olan plastik sektörünün Türkiye'de geçmişi 1960'lı yıllara dayanmaktadır. En hızlı büyüyen sektörlerden biri olarak dikkat çeken plastik, Türkiye'de özellikle 90'lı yıllardan sonra hızlı büyüme trendi yakalamıştır. Türkiye'de yıllık kişi başı plastik tüketimi bugün ortalama 40 kg civarındadır. Türkiye'de plastik sektörü, genç ve doymamış bir pazara sahip olduğundan tüketim her geçen gün artış göstermektedir. Plastik sektöründe yüzde 90'ı KOBİ olmak üzere 6.000 civarında firma faaliyet göstermekte ve yüzlerce çeşit mamul üretilmektedir.
Firmaların yaklaşık olarak yüzde 30'u ambalaj, yüzde 15'i inşaat, yüzde 11'i tekstil, yüzde 10'u ev eşyası, yüzde 10'u otomotiv ve yüzde 9'u teknik parça sektörlerine mamul üretmektedir. Yüzde 15'i ise geri kalan diğer sektörlere yönelik üretim yapmaktadır.
2002 - 2008 yılları arasında plastik sektörünün yüzde 88'i ithal olmak üzere 3,1 milyar dolarlık makine teçhizat yatırımı yaptığı tahmin edilmektedir. Bu yatırımların tevsi, modernizasyon, darboğaz giderme, yenileme amaçları ile yapıldığı ve sektörün üretim kapasitesinin hızla artmasını sağladığı bilinmektedir. Yurtiçi plastik tüketiminin yanı sıra ihracatın da son yıllarda yıllık artış hızının yüzde 25'leri aşmasının nedeni, kurulu kapasitenin artmış olması olarak gösterilmektedir.
Yüzde 30 düzeyindeki atıl kapasitenin, küresel krizin olumsuz etkisinin yanı sıra diğer önemli bir nedeni de sektörde çok sayıda firmanın geleneksel mamuller üreterek faaliyet göstermesidir. Küresel krizin uzun sürmesi halinde finansal yapısı güçlü olmayan firmaların sektörü terk etmesi ve doğal bir seleksiyon yaşanarak, ileriki yıllarda firma sayısının azalmasına yol açabilecektir.

PATATES PLASTİĞE DÖNÜŞÜYOR...



       Bilindiği gibi şeker üretiminin başlıca iki temel kaynağı var. Bunlardan biri ülkemizdeki 30 şeker fabrikasının hammadde olarak kullandığı pancar, diğeri ise nişasta içeriği yüksek mısır, patates gibi ürünler. Halen şeker üretiminde haksız rekabeti önlemek üzere kota uygulaması var. Dolayısıyla şeker ve nişasta ürünleri pazarı büyük işletmeler tarafından paylaşılmış durumda. Ancak dünyadaki son gelişmeler nişastanın yalnız şeker için değil, bazı plastik hammaddelerinin üretiminde de baz olarak kullanılacağını gösteriyor.
‘Biyoplastik' olarak adlandırılan bu tür maddelerin özellikle gıda ambalajlamasında önemli yararlar sağlayacağı öteden beri biliniyor.
Türkiye'de mısır tüketimi yaklaşık 3.5 milyon ton, üretim ise 2 milyon ton civarında. Oluşan açık, ithalatla kapatılıyor. Üstelik mısır fiyatları patatese göre daha yüksek. Mısır nişastasından biyoplastik üretimi şimdilik ekonomik değil. Buna karşın Türkiye'de yaklaşık 6 milyon ton patates üretiliyor ve kalitesi dünya standartlarına göre hayli yüksek. Üstelik çoğu zaman arz fazlası var.
İlk kez Japonya'da üretildi
Anadolu'da üretilen patatesin kalite özelliği nişasta içeriğinden geliyor. Bileşenler biyoplastik üretimini karşılayabilecek nitelikte. Bugüne kadar mısır ve kolza üzerinde gerekli transgenik değişimler yapılarak polimerik zincirlerden oluşan ‘parçalanabilir' nitelikte plastik üzerine denemeler yapıldı. Bu kez patates üzerinde yoğunlaşması bugüne kadar elde edilen deneyimlere dayanıyor.
Kuramsal olarak ilk uygulama Japonların Osaka Ulusal Araştırma Enstitüsü'nde Hiromasa Ogawa tarafından gerçekleştirilmiş. Süreç çok hızlı ilerliyor. Kulağa garip gelse de elde edilen plastik bir ambalaj materyali için oldukça dayanıklı.
Diğer nişasta türlerine göre daha geniş granül yapısı ve yüksek viskozite elastikiyeti patates üzerinde yoğunlaşmayı sağlamış. Çoğu kişinin bilmediği bir gerçek bu ilginç gelişmenin mantıksal açıklamasını da yapıyor. Patates nişastası kâğıt sektörünün önemli girdilerinden biri… Burada yüksek viskozite özellikli stabil esterleri kullanılıyor. Ayrıca tekstil endüstrisinde elyaf dokusuna sertlik kazandırmak için tercih ediliyor. Son zamanlarda ilaç sektöründe dönüşebilir ambalaj malzemesi olarak uygulanması da gündemde.
Asıl önemli devrim ise piyasadaki teknik ifadesiyle ‘polistren' olarak bilinen ‘köpük' üzerinde olacak. Yeni nesil üretimler bu çok hafif yalıtım malzemesinin patates nişastasından elde edilmesiyle gerçekleşecek. Bu konuda halen öncü üretimler yapılıyor, elde edilen sonuçlar ise oldukça ümit verici.
Ambalaj için ideal malzeme
Patatesten elde edilecek plastiklerin en önemli özelliği değişen koşullarda bile toksik etki göstermeyişleri. Kimyasal değişime uğramalarına rağmen doğada mikroorganizmalar tarafından yok edilmeleri onları geleceğin çevreci malzemeleri arasına katıyor. Bu türden plastiklere teknik ifadesiyle ‘biyo-bozunur' (biodegradable) denmesi bundan.
Sonuç olarak fazla teknik malumata girmeden şunu söylemek mümkün: Patates nişastası gibi ülkemizde kolaylıkla elde edilebilen, maliyeti düşük bir hammaddenin çevreci bir plastiğe dönüştürülmesi sınaî girişimciler için oldukça ilginç bir konu olabilir. Daha da önemlisi doğrudan patatesi hedef alarak kurulacak entegre tesisler umulan olası maliyetleri daha da aşağıya çekebilir.
Geleceğin tamamen çevreci ürünlere doğru yöneldiği düşünülürse proses olarak bu proje üzerinde yoğunlaşmak hiç de fantastik bir girişim değil.
Dikkati çeken son gelişmeler oldukça ilginç: Örneğin patates nişastasından plastik ve plastik türevleri üreten yeni prosesler için ABD Ulusal Patent Enstitüsü'ne hatırı sayılır başvuru var. Bu teknolojiyi geliştiren bazı kurumlar ise şimdiden ürün çeşit sayısını artırmaya çalışıyor.
www.plastonline.com (adresinden alınmıştır.)

16 Mayıs 2010 Pazar

DÜNYADA NÜKLEER ENERJİ...

Bazı ülkelerin nükleer enerji payları:

Fransa: %77, Belçika: %58, Slovak Cumhuriyeti: %53, Ukrayna: %46, İsveç: %44, Macaristan: %39, G. Kore: %39, İsviçre: %36, Japonya: %34, Almanya: %31, Finlandiya: %31, İspanya: %27, İngiltere: %23, ABD: %20, Çek Cumhuriyeti: %20, Rusya Federasyonu: %15, Kanada: %13, Arjantin: %8, Güney Afrika Cumhuriyeti: %7, Hindistan: %4.


Dünya şartları böyle iken halen ülkemizdebir nükleer santral kurulabilmiş değildir. Bazı çabalar ise sonuçsuz kalmıştır.
Ülkeler, enerji politikalarını belirlerken enerji kaynakları,dışa bağımlılıkları, coğrafi durumları, nüfus artışı hızı, finansman durumu, enerji kaynaklarında çeşitlilik gibi değişkenleri dikkate almaktadırlar. Bu nedenle her ülkenin kendine özgğ bir enerji politikası olmalıdır. Konuya bu çerçeveden bakıldığında, dünyada nükleer enerjiden vazgeçildiğini söylemek son derce yanıltıcı olur.
Aralık 2000 tarihi ile Eylül 2002 tarihi arasında dünyada kurulu bulunan nükleer santral sayısı      
438'den 442'ye çıkmıştır. Kurulu kapasite ise 351.000 MW'dan 357.000 MW'a çıkmıştır.

LİSTEYE GİREN 180 KİŞİ EĞİTİME TABİ TUTULACAK...

Plastik sektörü için AB'den 120 bin avro destek...     
        
        Plastik sektöründe bölgesel mesleki eğitim ve istihdam projesi için AB'den 120 bin avro sağlandığı bildirildi.
Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği (Ege Plasder) Başkan Yardımcısı Kazım Sertdemir, İzmir'de artan işsizliğe çözüm bulmak ve plastik sektöründe duyulan nitelikli eleman ihtiyacına cevap vermek amacıyla, dernek tarafından sunulan "Plastik Sektöründe Bölgesel Mesleki Eğitim ve İstihdam Projesi" nin hibe almaya hak kazandığını belirtti.
        AB destekli Merkezi Finans İhale Birliği'nin (MFİB) finanse ettiği, İŞKUR'un kontrolünde yürütülecek projenin bütçesinin 120 bin avro olduğunu kaydeden Sertdemir, mesleki eğitimlerin proje ortağı Mazhar Zorlu Plastik Endüstri Meslek Lisesi'nin plastik uygulama atölyelerinde ve laboratuvarlarında gerçekleştirileceğini söyledi.
        Plastik enjeksiyon, plastik film ve plastik extruzyon operatörlüğü alanında maksimum 20 kişinin 3 periyotta toplam 180 kişinin eğitim alacağını ve ilk grubun eğitiminin 7-8 Mart günlerinde başlayacağını ifade eden Sertdemir, şu bilgileri verdi: " Proje hedefleri, plastik sektörü alanında işsiz, vasıfsız gençlerin mesleki eğitim ve istihdamını, ailelerine ve topluma sosyal uyumları sağlamak, plastik sektörünün eleman ihtiyacını ve niteliklerini belirlemek, sektörün ihtiyaç duyduğu vasıflı elemanları yetiştirmek, iş gücü talep ve arz taraflarının diyalog kurmasını sağlamaktır. 16 ile 29 yaş arasında işi ve mesleği olmayan vasıfsız kişiler işkur'a başvurabilecek.
Listeye giren 180 kişi eğitime tabi tutulacak. Katılımcıların mesleki eğitim sürecindeki tüm masrafları yürütülen projeden karşılanacaktır.

SEKTÖR DIŞI İKİ HABER ama paylaşmak istedim...

Japon bilim adamları kablosuz internet bağlantısı sinyallerini engelleyen duvar boyası icat etmişler...
        Kablo karmaşasını yok ettiği ve maliyetleri düşürdüğü için yaygınlaşan kablosuz internet bağlantıları, yetkisiz erişim sorununu da bereberinde getiriyor. Şifrelense bile "kırılabilen" ve bir anda tüm bir ağa yabancıların dolmasına neden olan kablosuz internet ağları artık daha güvenli bir hale gelecek. 

Kurşuna karşı jel...
       İngiltere'de kurşun veya şarapnellere karşı özel bir jel geliştirdi. Jelin askeri kıyafetlerde kullanımı planlanıyor.

11 Mayıs 2010 Salı

SEKTÖRDEN HABERLER...!!!!!!

Tepro makine ve Krauss Maffei yeni pazarlara yeni makineleriyle açılıyor...
          Yeni ürettikleri ürünlerle yeni pazarlara açılmayı hedefleyen firma yetkilileri yeni makine serisi ile plastik enjeksiyon makinelerinde elektrik tüketiminin % 75 azaldığı bilgisini verdiler.

 PAGEV ve secretcv.com plastik sektörü için işbirliği yaptı.
 PAGEV üyesi plastik firmalara Secretcv.com'un özel fiyatları ile eleman arayabilecek.
          Plastik sektörü ülkemizde hızla büyüyen sektörlerden biri konumunda bulunuyor. Avrupa'nın en büyük 5. plastik işleme kapasitene sahip olan sektörde , 5 binin üzerinde firma faaliyet gösteriyor.
Türk plastik sektöründe 200 binin üzerinde kişi istihdam ediliyor ve her yıl 20 bine yakın kalifiye elemana ihtiyaç duyuluyor.
          Plastik sektörünün hızlı gelişimini sürdürmesi için insan kaynağının büyük önem taşıdığına inanan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), sektör firmalarının eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak Türkiye'nin en büyük insan kaynağı portallarından Secretcv.com ile işbirliği yaptı.
          Yapılan işbirliği sayesinde, PAGEV üyesi firmalar artık tüm eleman arayışlarında Secretcv.com'u kendilerine özel fiyatlar ve sadece PAGEV üyesi firmalar için hazırlanan paketler ile birlikte kullanma şansına sahip olacaklar. PAGEV üyesi plastik firmaları ayrıca Secretcv.com'da yayınlanan tüm iş ilanları eş zamanlı olarak www.pagev.org.tr adresinden de takip edebilecekler. Secretcv.com ile yapılan işbirliği, PAGEV'İN yanı sıra kardeş kuruluşu Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) üyelerinide kapsayacak.


Aktekin Plastik müşterilerine özel kalıp ve klişe üretimi yapıyor.
          Plastik sektörüne hizmet vermek üzere 1968 yılında İzmir'de aile şirketi olarak kurulan ve 1993 yılında kurumsallaşan Aktekin Plastik Ambalaj Sanayi, üretimini artırarak büyümeye devam ediyor.
Ürün grupları:  Kimyevi grup ambalajları
                      Deterjan ve temizlik grup ambalajları
                      Gıda grup ambalajları
                      Zirai grup ambalajları 
                      Medikal ve sağlık ambalajları 
                      Yan sanayi ambalajları


Farmamak'tan gıda sektörü için yüksek oksijen bariyerli folyo ve termoform ürünler.
          Farmamak tarafından üretilen ve kalınlığı 250-1500 mikron arasında değişebilen PET, C-PET, PET-G, PP, PS ve PVC bazlı folyolar, özellikle gıda ve ilaç sektöründe kullanılmaktadır.
                      
Yüksek hızlı ve performanslı enjeksiyon kalıpları için, yeni digitemp.
          Özellile, otomotiv, beyaz eşya ve gıda ambalajı sektörlerindeki üstün performanslı ve yüksek hızlı plastik enjeksiyon kalıpları için ihtiyaç duyulan düşük su sıcaklıklarının(<80C ile 100C) sağlanabilmesi amacıyla geliştirilen Yeni Digitemp Termoşartlandırıcı üniteleri piyasadaki yerini bulmuş bulunuyor.


Plastik & Ambalaj Tekonolojileri Dergisi Nisan 2010


10 Mayıs 2010 Pazartesi

SEKTÖRDEN HABERLER...!!!!!



        Son yıllarda üzerinde ve Avrupa'da gelişmiş ülkelerde uygulanan geri dönüşüm Türkiye'de de önemli bir sanayi haline geldi. 1 ton kullanılmış kağıt atığının geri dönüşümünün, 16 adet yetişmiş çam ağacının kesilmemesi, 85 metre karelik ormanlık alanın korunması anlamına geldiğini ifade eden uzmanlar, geri dönüşümün plastik ve metallerde aynı oranda tasarruf sağlayacağı yönünde görüş bildiriyorlar.

Sahalar Hurda Metal İthalat ve İhracat Sanayi Tic. Ltd. Ştİ. İşletme ortaklarından Şaban Saha


      
        Ülkemizin tek ambalaj merkezi olan TSE Ambalaj Labaratuarı Müdürlüğü tarafından , 1988 yılından beri her yıl düzenlenen ve 2009 yılının Haziran ayında 22'incisi gerçekleştirilen 'Altın Ambalaj' yarışmasında dereceye giren firmaların ödülleri törenle sahiplerini buldu.






       Uçak Plastikt'ten 30 milyon dolarlık teknoloji yatırımı:


Türkiye'nin ilk ve tek yerli plastik çöp konteyner üreticisi Uçak Plastik, 30 milyon dolarlık teknolojik yatırım gerçekleştirdi.

       DOĞADA YOK OLAN KALEMLE en çevreci kobi oldu....
Plastik kalem üreticisi Steppen, 180 gün içinde doğada gübre haline dönüşen tükenmez kalem üretti.
İSO'dan "En Çevreci Kobi" ödülünü kazandı.
Yeşil Kalemin özellikleri:
Steppen ödül kazandığı kalemleri Erguvan ve Gökhan'ın gövdesinde geri dönüştürülmüş kağıt kullanılıyor. Kağıt Hindistan'dan ithal edilirken kalemin burun,buton ve klips bölümünde kullanılan madde için de mısır nişastası küspesinden türetilmiş biyoplastik malzeme kullanıyor. Bu malzemede Kore ve Almanya'dan ithal ediliyor.
Kalemin özelliği 180 gün içinde gübre haline gelmesi . Yaşlandırma testlerine göre, kalemin yüzde 91'i doğada 1-3 yıl arasında çözünüp yok oluyor. Kalemin mürekkep içeriğinde ise ağır metal ve zehirli madde yok.
 
Plastik & Ambalaj Teknolojisi Dergisi Nisan 2010 sayısı'ından alınmıştır.
   

Petkim 2009 karnesi

Petkim’in 2009 karnesi:

Net Satışlar :                                                                     2.057.459 bin TL
Brüt Üretim :                                                                     2.956.800 ton
Net Kar :                                                                          114.035 bin TL
İhracat (60 Ülkeye) :                                                         347 milyon USD
İstihdam :                                                                          2421
2009 yılı kapasite kullanım oranı :                                       %91
Yatırım tutarı :                                                                   69.858 bin TL
ISO 500 (2008) sıralaması :                                              15’inci
Yurt içindeki Pazar payı :                                                   %26


Plastik & Ambalaj Dergisi   Nisan 2010 sayısından alınmıştır.



9 Mayıs 2010 Pazar

Polimerlerin tanımı

Polimer

       Polimer Türk Dil Kurumu sözlüğünde, tekrarlanan,yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı bileşik olarak tanımlanır.

Polimer adı ise Poli+meros (sıcak parçalı) olarak Yunanca'dan gelmektedir. Polimeri oluşturan her küçük molekül ise MONOMER olarak adlandırılır. Polimerler birçok küçük molekülün bir araya gelmesiyle oluştuğundan makro moleküldür.

      Diğer bir tanımıyla polimer: Bir veya birkaç değişik molekülün yüzlerce veya binlercesinin zincir gibi birleşerek oluşturdukları büyük moleküllere Polimer, polimerin insan gücüyle işlenmesine plastik denir.
      
Türk plastik sektörü 1960'larda orataya çıkmıştır.
1999 yılında kişi başına düşen toplam plastik tüketimi 30 kg'dır.
2000li yııllarda ve sonrasında bu rakam hızla artmıştır.
    
     En çok kullanılan polimerler:

   % 23 PP
   % 19 PVC
   % 18 AYPE
   % 8 YYPE
   % 5 PET

    Plastiğin en çok kullanıldığı sektörler


   % 32 yapı malzemeleri
   % 32 ambalaj
   % 10 tarım
   % 6 elektrikli giyim
   % 6 giyim ve ayakkabı
   % 4 otomotiv
   %10 diğer

Termoset ve Termoplastikleri tanıma yöntemi.

        Plastiklerin tanımak adına uygulanan bir çok yol vardır. En basit yöntemlerle termoset ve termoplastiği nasıl ayırt edebiliriz...
Bunlardan bazıları; yakma,koku deneyi erime noktası tayini.

Termoset = Malzeme yakıldığında yumuşamadan kararır ve bozunursa TERMOSETTİR.
NOT = Eriyen plastik madde henüz pişmemiş olabilir. Bunun için termoset olduğundan emin olmak için ısınan malzemeyi soğutup tekrar yakmak(ısıya maruz bırakmak) gerekebilir.

Termoplastik = Malzeme yakıldığında erirse TERMOPLASTİKTİR.


2010 Yılı Beklentileri


2010 YILI BEKLENTİLERİ:

        2010 yılında Türkiye ekonomisindeki iyileşmelerin büyük ölçüde küresel ekonomilerde sağlanacak pozitif gelişmelere bağlı olacağı bilinmektedir. Son açıklanan veriler, dünya ekonomisinde nispi bir toparlanmanın başladığını, mali piyasalardaki istikrarsızlığın azaldığını, üretici ve tüketici güveninde göreli bir iyileşme kaydedildiğini ortaya koymaktadır. Ancak, yaşanmakta olan küresel krizin derinliği ve yaygınlığı dikkate alındığında özellikle işgücü piyasasının toparlanma hızına ilişkin bazı belirsizlikler halen sürmektedir. Küresel görünüme ilişkin güçlü bir olumlu beklentinin oluşmasını engelleyen bir diğer faktör, büyümedeki toparlanmanın tüm bölgelerde aynı hız ve yaygınlıkta olmamasıdır.

        Uluslararası kuruluşların son tahminlerinde dünya genelinde 2009 yılının son çeyreğinden itibaren toparlanmanın başlayacağı ve 2010 yılında düşük seviyede de olsa pozitif bir büyüme gerçekleşeceği ve zayıf talep ve istihdam koşullarına bağlı olarak küresel enflasyonun 2010 yılında da düşük düzeyde seyretmeye devam edeceği öngörülmektedir.

Arz Talep dengesi


Plastik Mamüllerde Genel Arz ve Talep Dengesi:
  
    2009 yılında plastik mamüllerde;

• Üretim ton bazında %2, $ bazında %12 azalmış,
• İthalat ton bazında %9 artmış, $ bazında %23 azalmış,
• İhracat ton bazında %2, $ bazında %11 gerilemiş,
• Yurtiçi tüketim ton bazında %1, $ bazında %13 gerilemiş,
• Dış ticaret fazlası ton bazında %6 gerilerken, $ bazında %17 artmıştır.
2009 yılında;
• Üretimin ton ve dolar bazında %19u ihraç edilmiş,
• Yurtiçi tüketimin ton bazında %7si, $ bazında %12sı ithalatla karşılanmış,
• İhracatın ithalatı karşılama oranı ise ton bazında %292, $ bazında %165 olarak gerçekleşmiştir.

Plastik mamul İhracatımızda İLK 20 ÜLKE


Plastik Mamül İhracatı:
    
         2009 yılında 927.000 ton plastik mamul ihraç edilerek 2,7 milyar dolar döviz kazanılmıştır. 2008 yılına kıyasla plastik mamul ihracatı ton bazında %1,4, döviz bazında da %11,3 azalmış olup, bu durum, Türkiyenin 2009 yılında maliyet artışlarını ihracat fiyatlarına yeterince yansıtamadığını göstermektedir. 2009 yılında plastik mamul ortalama birim ihraç fiyatları %10,1 düşmüştür.
İMMİB verilerine göre, plastik ve mamulleri (hammadde dahil) ihracatı 2009 yılında toplam kimya sektör ihracatı içinden %34 pay almış ve ilk sıraya yerleşmiştir.

        Plastik mamuller yaklaşık 200 ülkeye ihraç edilmektedir. 2008 yılında Rusya Fed., Romanya, Almanya, Ukrayna, Irak plastik mamul ihraç edilen ilk 5 ülke konumunda iken, 2009 yılında Libya, Irak, Almanya, Rusya Fed. ve Romanya ilk 5e girmiştir. 2008 yılında ilk 10 ülke toplam ihracatın %52sini, ikinci 10 ülke de %22sini paylaşmıştır. 2008 yılında plastik mamul ihracatımızın %42si ilk 10 ülkeye, %25i ikinci 10 ülkeye yönelik olarak gerçekleşirken, 2009 yılında ilk 10 ülkenin payı %51, ikinci 10 ilkenin payı da %22 olmuştur.



Plastik Hammadde Arzı


        2009 yılında plastik hammadde arzı 4.455.000 ton olarak gerçekleşmiş ve 2008 yılına kıyasla %3,8 azalmıştır.
Plastik sektöründe hammaddede dışa bağımlılık önemini korumaktadır. Nitekim 2009 yılında toplam hammadde arzı içinde yerli üretimin payı %15 ithalatın payı ise %85 olarak gerçekleşmiştir. Yerli üretilen LDPE, PVC, PP ve HDPEde üretimin toplam arz içindeki payı %10 ile %34 arasında değişmiştir. Bunların dışındaki tüm plastik hammaddeler %100 oranında ithalatla karşılanmaktadır.

2009 yılında toplam plastik hammadde arzı içinde PP % 28 ile en yüksek kalemi oluşturmuştur. Bunu % 26 ile PE ve % 16 ile PVC takip etmiştir. PSnin payı % 4, PETin payı % 4 ve ABSnin payı da % 1 dir.



Barbaros Demirci 
Otomotiv Analisti.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Polimer tanımlama sembolleri...


Plastik Etiketleri ne demek?
         Tüm kaplar etiketlenmemiştir ve bir ürünün üzerinde olan geri dönüşüm sembolü geri dönüşümlü olduğunu göstermemektedir.  Genel olarak, sadece dar boyunlu 1 ve 2 numaralar geri dönüşümlüdür , fakat bazı toplumlar diğer plastikleri de dar boyunlu olanlarla geri dönüştürebilirler.  Kendi belediyenizden veya çöplerinizi verdiğiniz kurumdan öğrenebilirsiniz… Örneğin Çevko faydalı olabilir.
1 PETE : Polyethylene Terephtalate Etyhlene, yumuşak içecekler, su, meyve suyu, deterjan, temizleyici ve fındık ezmesi kaplarında kullanılır.
2 HDPE : Yüksek yoğunluklu polyethylene,  şeffaf plastik süt ve su kapları,  çamaşır suyu, deterjan ve şampuan şişeleri ve bazı plastik torbalarda kullanılır.
3 PVC veya V: Polyvinil Chloride, alimünyum folyo, bazı şişeler,  pişirme yağı ve fındık ezmesi kapları, deterjan ve cam temizleme şişelerinde kullanılır.
4 LDPE : Düşük yoğunluklu polietilen, manav saklama çantalarında, çoğu plastik streç filmlerde ve bazı şişelerde kullanılır.
5 PP: Polipropilen;  çorba, şurup ve yoğurt kaplarında pipetlerde ve biberonlarda kullanılır.
6 Polistiren;  plastik mantar yiyecek tepsilerinde, yumurta kartonlarında, tek kullanımlık bardak ve tabaklarda, taşınabilir saklama kaplarında ve şeffaf olmayan plastik çatal bıçak takımlarında kullanılır.
7 Diğer: Genelde Polikarbonat, çoğu plastik bebek biberonunda, 19 litrelik su damacanalarında, “spor” su mataralarında,  şeffaf plastik suluklarda ve bazı plastik çatal, bıçak takımlarında kullanılır. Yeni biyolojik bazlı bazı plastikler de “7″ ile etiketlenebilir.

Plastik ve Çevre.

PLASTİKLER VE ÇEVRE
 
       Plastikler teknolojik gelişim ve yaşam kalitesini arttırma açısından hayati öneme sahiptir. Ancak işlevsel olarak mükemmel olmaları ile çevresel etkileri arasında denge sağlanması gereklidir. Yaşam boyu değerlendirildiğinde alternatiflerine göre:
 
- Daha az malzeme kullanımı
- Üretimde daha az enerji tüketimi
- Taşımacılıkta daha az yakıt kullanımı
- Bunun sonucunda emisyonların azalması
- Faydalı ömrü dolduğunda daha az miktarda atık oluşumu sağlarlar.


Elektronik sektöründe Plastik...


PLASTİKLER VE ELEKTRONİK ÜRÜNLER
 
      Plastiklerin çeşitli şekillerde işlenebilme özelliği yanında maliyet avantajları bugün varolan teknolojik     gelişmelerin çoğunda hayati öneme sahip olmalarını sağlamıştır. Elektrik ve elektronik sanayii neden plastik kullanır? Çünkü plastikler:
 
- Daha iyi tasarımlara imkan verirler
- Olağanüstü izolasyon özelliğine sahiptirler
- Parçaların mümkün olan en küçük boyutta imal edilebilmesine imkan verirler
- Montaj kolaylığı sağlarlar
- Uygun ve hafif bir veri depolama ortamı sağlarlar

Tıp sektöründe plastik.

SAĞLIĞIMIZ VE PLASTİKLER
 
       Tıp sektöründe kullanılan plastik yüzdesi diğer sektörlere oranla düşük olmakla birlikte sağlık açısından onlarsız bir yaşam düşünülemez. Tıp camiası neden plastik kullanır? Çünkü plastikler:
 
- Hijyenik, sağlam, hafif, inert, koruyucu, atılabilir olup uygulama esnekliğine sahiptirler
- İnsan vücudunun tekrar oluşturulmasına imkan verirler. ( suni kemik, rekonstrüktif kozmetik cerrahi gibi)
- Tedavide uygulama kolaylığı sağlar. Suni kalp, serum hortumları, kan torbaları, ilaç ambalajları, organ nakli ambalajları gibi...
                                      Suni kalp

Plastikler evde işte heryerde...

EVİMİZDE VE İŞİMİZDE PLASTİKLER
 
Yapı ve inşaat sektörü toplam plastik tüketiminin yüzde on dokuzunu meydana getirir. Mimar ve tasarımcılar neden plastik kullanırlar? Çünkü plastikler:
 
- Uzun ömürlü çözümler sunar
- Sert ve dayanıklı olmakla beraber hafiftirler, montaj kolaylığı sağlarlar
- Estetik olarak kabul edilebilir ve hijyenik olmaları nedeniyle mutfak ve banyo donanımlarında tercih edilirler
- Geleceğe yönelik tasarımlara ortam sağlarlar
.

Plastiklerin geri kazanılması?


Plastiklerin çevredeki zararları neler, nasıl uzaklaştırılmalı, ne yapılmalı?
          Bu plastikler petrolü dışardan alan PETKİM den üretildikten başka, yurtdışından Romanya’dan özellikle kayıtdışı piyasalardan Türkiye’ye binlerce ton polimer giriyor. Bunlar yoğurt kapları oluyor, plastik şişeler oluyor.... Ve bunlar “atık” olmaya başladılar.
Başladılar dediğim, 40 yıldır başladılar. Plastik özellikleri dolayısıyla katı atık sınıfında uzaklaştırıyor. Yani çöpe atıyoruz biz bunları. Katı atıkların mezarı da kontrollü uzaklaştırılma alanı da “landfil” dediğimiz toprak alanları. Bunlar toprağa diğer çöplerle birlikte gömülüyorlar. Bu plastiklerin  türleri farklı farklı da olsa, genel özellikleri, fiziksel kimyasal özellikleri dolayısıyla,  toprakta doğada, yani ekolojinin doğal sistemleri içinde  bozulmaları, biyolojik olarak, fiziksel olarak,  kimyasal olarak bozulmaları en az 100 yıl alıyor.....
Biyolojik olarak da bu plastiklerin mikroorganizmalar tarafından dönüştürülmesi ve eski hallerine getirilmesi  mümkün olmuyor. Plastikler ne, karbon, hidrojen, azotlu bileşikler... Bunların doğadaki doğal hallerine dönüşmelerinin hızı belirli makalelerden ve son yıllarda yapılan araştırmalardan ortaya çıktığına göre en az 100 yıl. Yani 100 yıl sonra gidip açıp bir plastik şişeyi bulabileceğiz... Bir bina yıkıldığında PVC camlar, hurdaya gittiğinde, bunlar da toprağa gömüldüğünde böyle olacak... Geriye bir tek şey kalıyor. Bunları yakmak...
Yakarız dediğinizde... Çevre mühendisliği biliminde katı atıkların yakılması bizim bilimimize göre son çaredir. Bir kere kül bırakacaktır. Bu plastikler için konuştuğumuza göre özellikle, polivinilklorürlü olanlar ve diğerleri hiç farketmez, yanma sırasında kontrollü bir yanma yapılmadığı zaman bacasından dioksin denilen, PCB’leri atmosfere bırakarak çok çok zehirli olan siyanürden çok daha zehirli olan bir gazla bizi karşı karşıya bırakacaklar. En büyük tehlike burada. Yakma bir çözüm değil.” Kontrollü yakarım, dioksin çıkmasını önlerim” diyenlerin çok büyük yatırımlar gerektiriyor.
Peki “Plastik doğada kalsın ne yapalım..” dersiniz?
         Buna karşı da, toprağın altında böyle bir malzemenin oradaki yüzyıl veya on yıl kalması demek,  onun etkilerini doğuracak. Yani suyun geçirgenliğini azaltacak; ondan çözünen eser miktardaki bu organik maddeler, suları zehirleyecek; topraktaki canlı organizmaların yaşamını etkileyecek, onların adaptasyonunu etkileyecek.
Bunları sonuç olarak tahmin edilemez ölçüde büyük çevre tahbibatına ve çevresel kirlenme konusunda çok önemli malzemeler olarak görüyoruz.
Bu durumda en uygun plastik politikası şuna geliyor.

                                                                  Mesela su şişelerinden bahsedersek,her insan 1.5 litre su içiyor, her gün bir su şişesi demek.. İçinde 40 gram plastik var.


Çok da pahalı bir plastik bu.Polietilenterafitalat... Çünkü içine su koyacağınız bir plastiğin çok kaliteli bir plastik olması gerek. Onun güneş ışığından etkilenmemesi lazım, o suyu bir salgı vermemesi lazım... Hesaba geri dönersek, bir su şişesinde 40 gram plastik var. Her insan bir su şisesi atarsa dışarıya sizin katı atık, çöp hacminizin ne kadar büyüyeceğini, sonuç olarak ortalama bir rakamla binlerce ton plastiği her gün çöpe atıyoruz. Peki sadece boru ucunda insanlara içme suyu temin   edebilseniz, çok kolay bir şeydir bu. İşin şiirsel tarafını söyleyeyim, Küçük Prense susuzluk gideren hap satmak isteyen Küçük Prens soruyor “Ne işe yarıyor bu?”... Satıcı “Yılda sana 53 dakika kazandırıyor. Bu haptan bi tane içince susuzluk falan duymuyorsun.” Küçük Prens de diyor ki “ 53 dakikam olsa ağır ağır bir çeşmeye doğru yürürdüm.”
Plastik kartelleri nereye dayanıyor, petrol kartelelerinin politikasına uygun olarak, gidip şişelerden su içiyoruz.
          Ortaya bütün dünyanın da bildiği ama ne hikmetse, uygulamadığı, “ Geri dönüşüm; Geri kazanım; Tekrar kullanım” dediğimiz bir sistem var. Katı atıklarda özellikle plastikler çöplerden ayrılırlar ve ayrıldıktan sonra geri dönüştürülürler. Bir de kaynağında ayırma var. Mesela damacanaları depozitoyla, su şişelerini çöpten ayırarak... Peki güneş yağı plastik şişesini nasıl ayıracaksınız? İçinde güneş yağı var. Pestisit, yani böcek ilacı  konulmuş plastiği nasıl geri dönüştüreceksiniz, içinde tehlikeli bir madde var? Bu tür atıkların geri dönüşümünde çok önemli bir nokta var. Kaynağında ayırma. Bunu da sosyo-ekolojik olarak biz beceremiyoruz, o bilinçde bir toplum değiliz. Ve geri dönüşüm politikası plastikler için en kolay uygulanan bir formül haline geliyor. Bana göre bu da bir kandırmaca. Plastiğin ömrü uzatılıyor.
Yakarım diyenler var. Plastik çok güzel bir karbon değeri olduğu için bundan enerji üretirim diyenler var. Bu şekilde yönetimleri mümkün, bunun için de yasalar var. Geri dönüşüm yapacak firmalara lisanslar veriliyor. Yakma firmalarına ayrı lisanslar veriliyor. Belediyelere bunların ayrı toplanması için kaynaklar veriyorlar. Böyle dev bir politikanın içinde sürüklenip gidiyorlar.
Şimdi onun yerine benim bir makalemde söylediğim bir politikayı da söyliyeyim. En uygun yönetim biçimi şu:  Plastiğin doğada bozulma hızı yüzyıllar... O zaman hangi plastikleri hangi yaşam alanında en uzun süre kullanılabilirizi düşünüp ona göre modeller oluşturmamız gerek. İşte o zaman plastik kullanımını en iyi yönetmiş olursunuz.
         Örneğin pencerelerdeki PVC’ler en zararlıları...  O pencereler o yapı malzemelerinde 30-40 yıl kalabiliyorsa, yaşam döngüsünde en uzun süre kalacak plastiktir o... Yani  o ev yıkılacak ki, ya da camlar sökülecek ki o atığa gitsin. Ama bakınız bir  plastik su şişesi o gün içildikten sonra çöpe atılır, atık olur. Yani cümlenin özeti şu: Plastiği en uzun süre kullanımda tutmak, atığa dönüşmesinin süresini uzatmak. İşte bu en iyi yönetim biçimidir.
Dolayısıyla plastiğin üretildiği kaynakta o plastiğe şu damgayı vurmak, “Sadece tıp malzemesi olarak serum cihazlarında,”, “ Sadece uçak malzemelerinde kullanılmak üzere”...
Bunlara da bir raf ömrü biçmek lazım. Kullanımda kalma ömrünü en yüksek tutan bir parametre yaratırsanız plastikleri en güzel kontrol etmiş olursunuz. Bundan başka çaresi yoktur.
Önemli olan “Atığı kaynağında minimize etmektir.” Geri kullanmaktır. “Ekolojinin kabul edemeyeceği bir hızda kirlenme yaratan maddelerin kullanımını sınırlamak veya yoketmek.” önemlidir.
         Son bir örnek, okuduğum bir makale şunları gördüm...  İsviçre, diyor ki “Ben katı atıklarımı ne yapacağım? Çöpler, toprağa gömülüyor...Landfillik dediğimiz. Bakıyorlar işin içinden çıkamayacaklar. Diyorlar ki, “ Çöpleri yakalım ve  enerji elde edelim, gazı dışarıya vermeyelim, onun ısınından yararlanalım.” Ama yakma için çöpün bir şartı var. Onun içindeki kalorifik değerin yüksek olması lazım. Yani çöpün içindeki karakterde ne kadar kağıt, plastik yüksekse, kalorifik değeri de o kadar yüksek olur. Dönüyorlar bakıyorlar çöplerine... Böyle değil... O zaman bir hareket başlatmışlar, topluma demişler ki “Şişeden su içme, gıda maddesini plastiğe koyma, plastiğe konmuş ambalajlanmış gıda maddesini satın alma...” Neden böyle demişler, hesaplamışlar  40 gramlık plastik su şişesi 1 litre su taşıyor, ben bunu 10 gramlık poşete dönüştürürsem o da taşıyor... O zaman demiş ki, 10 gramlık poşetten al ama su şişesinden alma, çünkü ben şişeyi geri dönüştürmek için daha çok para harcıyorum. Bu arada su poşetlerini de çöpe atmalarını istemişler. Böylece çöp de yanmaya müsait hale gelmiş. Bütün millet markete gittiğinde plastik şişe değil de plastik poşetteki suları tercih ettikleri için marketlerden su şişeleri çekilmiş.
İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlhan Talınlı

Plastikler, bir devrim olarak nitelendirilirler.


PLASTİK DÜNYA
        Öncelik dünyadaki plastik politikasına bakmamız gerek.  İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana birçok alanda metal gibi maddelerin yerine geçmesiyle gerek ticari, gerekse teknolojik alanda plastikler bir “devrim” olarak nitelendirildiler.
Sonra bir takım avantajları dolayısıyla ve fiziksel, kimyasal özellikleri nedeniyle, yaşam döngüsü dediğimiz değerlendirme içinde çok büyük yeraldı. Yani  poşetlerden tutunuz, çöp torbalarından tutunuz, bilgisayarlar, otomotiv parçalarında, mobilyada, tekstil endüstrisinde, su şişesinde, ambalaj malzemeleri yapımında, mutfak panellerinden tutunuz, inşaat malzemelerinde, izolasyon maddelerinde, yaşamımızın her alanına girdi....Bunlar genellikle dünyada,  polietilen (PE), yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE), düşük yoğunluklu  polietilen (LDPE), polipropilen (PP), akrilik, polimerler, polistern (PS),  poliüreten (PU), ABS, naylon, polivinilklorür (PVC), epoksi, fenolik, termoplastikler, poliesterler, polietilen terafitalat (TET)  gibi ve benzeri bir sürü benzeri plastik madde polimerleri halinde üretildi.  Petrokimya endüstrisinde üretiliyor genellikle, yani petrolün yan ürünlerinden üretilen sentetik malzemeler olarak düşünülüyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlhan Talınlı.