Bu Blogda Ara

14 Temmuz 2010 Çarşamba

POLİMERLERİN SINIFLANDIRILMASI...

Polimerlerin Siniflandirilmasi:


Polimerleri inceleyebilmek için siniflandirilmalari gerekir. Amaca uygun olarak asagidaki siniflandirmalar yapilmistir.

Molekül agirliklarina göre (oligomer, makromolekül)

Dogada bulunup, bulunmamasina göre (dogal, yapay)

Organik ya da anorganik olmalarina göre

Isiya karsi gösterdikleri davranisa göre

Zincirin kimyasal ve fiziksel yapisina göre(Düz, dallanmis, çapraz bagli, kristal, amorf polimerler)

Zincir yapisina göre (homopolimer, kopolimer)

POLİMER KİMYASININ TARİHİ

Türk Dil Kurumu Sözlügünde polimer; tekrarlanan yapisal kümelerin olusturdugu yüksek molekül agirlikli bilesikler olarak tanimlanmistir. Polimer adi ise "poli + meros (çok + parçali)" olarak Greekçe'den gelmektedir. Polimeri olusturan herbir küçük molekül ise monomer olarak adlandirilir. Polimerler sonuçta birçok küçük molekülün biraraya gelmesiyle olustugundan makromoleküldürler.

Polimerik ürünlerden biri olup, bugünde çok kullanilan maddelerden biri olan kauçugun kullanimi 5000 yil öncesinde dayanir. Baslangiçta sivi olan kauçugun özsuyu (lateks) uzun zincirli moleküller içerir. kizilderililer bu özsuyu ile ayaklarini kapladiktan sonra havadaki oksijenin etkisi ile bazi noktalardan bu moleküller birbirlerine baglanirlar. Bu baglanmalar nedeniyle artik moleküller birbirlerinden kolayca ayrilamazlar. Böylece sividan kati duruma geçilir. Fakat bu kati biraz özeldir. bu kati yapi içerisinde küçük moleküler hareket edebilirler. ve tüm yapida hareketlidir. yapinin bir balik agi gibi davrandigi düsünülebilir. bu nedenle bu yapi kismen kati kismen sivi gibi davranirlar. Bu madde kauçuk olarak adlandirilir. Bununla beraber bu kauçuk ayakkabi bir gün içerisinde dagilir. Çünkü havadaki oksijen ilk olarak molekülleri birbirine baglamasina karsin bir süre sonra oksijen, zincirleri kesmeye baslar. birgün sonunda yapi dagilir. 1849 yilinda Charles Goodyear kauçuk agacinin özsuyunu kükürt ile kaynattiginda esnek, saglam siyaha yakin bir madde elde eder. Goodyear'in bu bulusu halen üretimdedir. (Kirilgan Nesneler, Tübitak popüler bilim kitaplari, Pierre-Gilles de Gennes Jacques Bados, çev. Anahid Hazaryan, 2.Basim, Ocak 1999).

Polimerlerin ikinci büyük grubu olan plastiklerin ilk ürünü 1868 de Amerika'da John Wesley Hyatt tarafindan, pamuk selülozunu nitrik asit ve kamfor ile etkilestirilerek hazirlanan yari sentetik polimerdir.

Amerikali bilim adami Leo Hendrick Baekeland, 1907 de tamamen sentetik ilk polimer olan fenol-formaldehit reçinelerinin üretimini basarmistir.

1924 de ise Hermann Staudinger'in Makromolekül Hipotezini ileri sürmesiyle, polimer teknolojisi önemli bir ufuk kazanmistir. Bu teoriye göre, dogal kauçuk ve polistirenin, küçük birimleri birarada bulunduran uzun zincirli moleküller oldugunu ileri sürülerek, polimer üretiminin deneme yanilma asamasindan kurtulmasina neden olmustur. Makromolekül Hipotezi sonraki yillarda birçok polimerin üretimine isik tutmustur.

1927 de selüloz asetat ve polivinil klorür, 1928 de polimetil metakrilat, 1929 da üre-formaldehit reçineleri üretilmistir. Özellikle II. Dünya savasinda stiren-bütadien kopolimeri polimer teknolojisinin önemli ürünleri olmuslardir.

1931 de yine ilk sentetik kauçuk olan neopren üretimi baslamistir. 1936 da poliakrilonitril, stiren-akrilonitril kopolimeri ve polivinil asetat, 1937 de poliüretan, 1938 de Teflon ticari ismi ile anilan politetrafloroetilen, 1939 da melamin-formaldehit (formika) reçineleri, 1940 da bütil kauçugu ve silikonlarin hammaddesi olan silanlar, 1941 de polietilen, polietilen teraftalat, 1942 de doymamis poliesterler ve Orlon ticari isimli poliakrilonitril fiber üretimi gerçeklestirilmistir.

1952 de Max planck Enstitüsü arastirmacilarindan K.Ziegler bazi alüminyüm alkali bilesiklerini katalizör olarak kullanarak etilenin düsük basinçta polimerizasyonunu gerçeklestirmistir. Ziegler ve Giulio Natta sterospesifik polimerizasyonu diger olefinlere de uygulamislardir. 1954 de polikarbonat ve 1956 da polifenil oksit sentezlenmistir. Son yillarda yüksek isil ve mekanik dayanikliga sahip poliimid, poliarilsülfonlar, poliarilamidler, polifenilsülfit, polibütil teraftalatpolietereketon, polifenil gibi önemli plastikler gelistirilmistir (Erhan Piskin, 1987).

SENTETİK PLASTİKLER...

Sentetik plastikler:


      İlk tam sentetik plastikler, endüstri ölçeğinde üretilmelerinden yıllarca önce ortaya çıkarıldı. 1838 yılında Fransız Regnault, vinil klorürün, güneş ışığının etkisi altında “reçineleşme”sini gözledi. Ne var ki, ürettiği ve günümüzde “polivinil klorür (PVC)” diye adlandırılan bu yeni maddenin getirdiği olanakları değerlendiremedi. Ertesi yıl, Alman kimyacı Simon, doymamış bir hidrokarbon olan stirenin, polistiren vererek polimerleştiğini ortaya çıkardı. Ama bu maddenin endüstri ölçeginde üretimi, ancak doksan yıl sonra gerçekleşti. 1909 yılında Leo H. Baekeland, fenolün formaldehitle tepkimesi sonucu elde ettiği ürünün patentini (ilk fenol-formaldehit reçinesinin bundan 30 yıl önce ,1872 yılında Adolf von Bayer’in bulmuş olmasına karşılık) aldı. Baekeland’ın ürettiği bakaliyet,ticari açıdan başarılı olan ilk sentetik plastiklerden biriydi. Metil metakrilat,ilk kez 1877 yılında,Alman kimyacıları Fitting ve Paul tarafından polimerleştirildi. Elde ettikleri ürün,yani polimetilmetakrilat,yarım yüzyıl sonra ortaya çıkan “perspeks” adlı plastiğin temelini oluşturdu. Etilenin polimerleşmesiyle ilgili ilk denemeler 1879 yılında yapıldı, ama bir plastik yerine, bir yağlama yağı elde edildi. Günümüzde, etilenin endüstri alanında polimerleştirilmesiyle, polietilen ya da politen elde edilir.

XIX. yüzyılın sonlarında ticari amaçla selüloit üretildi, ama üretim tekniklerinde önemli gelişmeler, ancak XX. Yüzyılın başlarında gerçekleştirildi. Baekeland, fenol-formaldehit reçinesi bakalit için, bir kalıplama tekniği geliştirmeyi başardı. 1919 yılında da Eichengrün, selüloz asetatın enjeksiyon yoluyla kalıplanmasını sağlayan bir yöntem için patent aldı. Günümüzde enjeksiyon yoluyla kalıplama, plastiklere biçim vermede önemli bir tekniktir. Bu teknik kullanılmadan, birçok eşya ve aletin yapılması olanaksızdır.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

GIDA AMBALAJINDA ŞEKERDEN PLASTİK KULLANILACAK...

İngiliz uzmanlar gıda ambalajında kullanmak üzere şekerden plastik üretti. Çevreci yeni plastik hem doğada çabucak eriyor hem de üretimde petrol kullanımı bitiyor

Imperial College London’dan İngiliz araştırmacılar hızlı büyüyen ağaçlarda bulunan şekeri, plastik yapımında kullanılabilecek polimere dönüştürdü. Şekerden üretilen yeni plastik, gıda paketlemesinde kullanılabilecek.
Piyasada mısır gibi başka doğal malzemelerden yapılan plastikler olsa da bunlar bileşenlerine şeker kadar çabuk ayrılmıyor. Yeni buluşla, plastik üretimi için petrolün kullanılmasının önüne geçmenin yanı sıra insanların şekerden yapılmış ambalaj atıklarını diğer organik çöplerle birlikte evlerinde yok etmeleri de mümkün olacak.
Petrolden yapılan plastiklerin doğada erimesi yüzlerce yıl alırken, bu yeni madde, aylar içinde doğaya karışabiliyor. Fizik ve Mühendislik Bilimleri Araştırma Konseyi’nden Charlotte Williams’a göre şekerden yapılan plastik beş yıl içinde piyasaya sürülebilecek.
Dünyada üretilen petrol ve petrol ürünlerinin yüzde 7’si plastik üretiminde kullanılıyor. Plastiklerin yüzde 99’uysa çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda oluşmuş kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardan yani fosil yakıtlardan elde ediliyor.

Daha az enerjiyle üretim
Şekerden plastik üretme yönteminde, geleneksel üretime göre daha az enerji tüketiliyor. Yeni materyal çok çabuk yok olabildiği için çevre için de daha iyi. Şimdi çalışmalar daha büyük üretimler için şekerden nasıl plastik elde edileceğine odaklandı. Uzmanlar şu ana dek elde ettikleri sonuçların büyük üretim için de umut verdiğini söylüyor. (The Daily Telegraph, aa)

1 Temmuz 2010 Perşembe

YAZININ ÜSTÜNE TIKLAYINIZ YAZI BÜYÜYECEKTİR.