Bu Blogda Ara

31 Ağustos 2010 Salı

Plastik kullanarak yılda 46 milyon arabanın
 harcadığı enerji kadar tasarruf sağlayın !
Avusturyalı bağımsız danışmanlık firması Denkstatt, plastiklerin çevreye etkileri konulu raporunu tamamladı ve raporun sonuçları Avrupa Parlamentosu’nda sunuldu. Enerji tasarrufu ile ilgili çarpıcı gerçeklerin yer aldığı rapor, plastiklerin çevreci olmadığı tezini çürütecek nitelikte sonuçlara sahip. Araştırmaya göre, plastikleri kullanarak yılda 46 milyon arabanın harcadığı enerjiden tasarruf etmek mümkün. Alternatifleri yerine plastiklerin tercih edilmesi halinde, karbondioksit emisyonu Belçika’nın toplamı oranında azaltılabilir ve yılda 639 milyar 400 milyon kWhenerji tasarrufu sağlanabilir.

PLASTİK MAMUL ÜRETİMİ, İTHALATI VE İSRACATI

PLASTİK MAMUL :
Plastik sektörü, 2008 yılına kadar işleme kapasitesindeki artışa paralel olarak her yıl artan ölçüde makine ve teçhizat yatırımı yapmıştır. Sektörün 2003 yılında 288 milyon dolar olan makine teçhizat yatırımı 2008 yılında 656 milyon dolara çıkmış ancak küresel krizin olumsuz etkisi ile 2009 yılında 414 milyon dolara inmiştir. Sektörün makine teçhizat yatırımının 2010 yılı ilk 2 ayında, 2009 yılı eş dönemine kıyasla % 17 gerileyerek 58 milyon dolara indiği görülmektedir. Bu durum sektörde yatırım eğiliminin 2009 yılından bu yana gerilediğini göstermektedir.


Plastik Mamul Üretimi :
2010 yılının ilk 2 ayındaki gerçekleŞmeler dikkate alınarak, 2009 yılında 5.062.000 ton olan plastik
mamul üretiminin 2010 yılı sonunda 5,3 – 5,4 milyon tona çıkacağı tahmin edilmektedir. 2010 yılının ilk
2 aylık üretimi 2009 yılı eĢ dönemine kıyasla % 4 - 5 artmış olmasına rağmen, özellikle ihracatta
sağlanan ivmenin 2010 yılının kalan döneminde artarak sürmesi ve yıl sonunda üretimde % 7 - % 10’a
varan ölçüde artış sağlanabileceği tahmin edilmektedir.


Plastik Mamul İthalatı :
2010 yılının ilk 2 ayında 52,3 milyon ton plastik mamul ithalatı yapılmış olup, plastik mamul ithalatına
248 milyon dolar ödenmiştir. 2010 yılının ilk 2 ayında plastik mamul ithalatı 2009 yılının eş dönemine
kıyasla miktar bazında % 36, değer bazında ise % 33 artmıştır.


Plastik Mamul İhracatı:
2010 yılının ilk 2 ayında, 141.153 ton plastik mamul ihraç edilerek 398 milyon dolar döviz kazanılmıştır. 2010 yılının ilk 2 ayında 2009 yılının eş dönemine kıyasla plastik mamul ihracatı miktar bazında % 21 değer bazında da % 50 artmış olup, bu durum, Türkiye’nin 2010 yılında maliyet artışlarını ihracat fiyatlarına yansıtabildiğini göstermektedir. 2010 yılında plastik mamul ortalama birim ihraç fiyatlarında sağlanan % 24 lük artışın ihracatın değer bazında artış ivmesi kazanmasına neden olmuştur.


İKMİB ihracat kayıtlarına göre, 2010 yılının ilk 3 ayında toplam kimya sektör ihracatı 2,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiş olup, 2009 yılının eş dönemine kıyasla % 56,2 artmıştır. 2009 yılında, 2008 yılına kıyasla % 30 gerileyen ihracatın ilk çeyrekte % 56,2 büyümesi, kimya sektör ihracatının yükselme trendine girdiğini göstermektedir. 2010 yılının ilk çeyreğinde gliserin, bitkisel mamuller dışındaki tüm alt gruplarda ihracat % 12 ile % 156 arasında artış göstermiştir.
İhracat kayıtlarına göre plastik sektör ihracatı ilk çeyrekte 831,4 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve 2009 yılının eş dönemine kıyasla % 28 artmıştır. 2009 yılının ilk çeyreğinde plastik sektör ihracatı toplam kimya sektör ihracatından % 37 pay alırken, 2010 yılı ilk çeyreğinde payı, mineral yakıtların payının artması ile, % 34’e gerilemiştir. Yeniden artış trendine giren plastik sektör ihracatının 2010 yılında en az 2008 yılı seviyesine erişmesi beklenmektedir.

PLASTİK HAMMADDE ARZI...

Plastik Hammadde Arzı :

2010 yılının ilk 2 ayında plastik hammadde arzı 791.437 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu durum plastik hammadde de yıl bazında % 5 artış olduğunu göstermektedir.
Plastik sektöründe hammadde’de dışa bağımlılık 2010 yılının ilk 2 ayında 2009 yılına kıyasla artmıştır. Nitekim 2010 yılının ilk 2 ayında toplam hammadde arzı içinde yerli üretimin payı % 14’e gerilemiş,. ithalatın payı ise % 86’ya çıkmıştır. Yerli üretimin toplam arz içindeki payı, PP’de % 10, PVC’de % 16 ve PE’de de % 32 olarak gerçekleşmiş olup bunların dışındaki diğer plastik hammaddeler % 100 oranında ithalatla karşılanmaktadır. Türkiye‘de hammadde talebi büyük ölçüde ithalat ile karşılanmaya devam etmektedir. Hammaddede dışa bağlılığı azaltmak için PETKİM’in üretim kapasitesini arttırması ve yeni petro kimya tesislerinin kurulması gerekmektedir.

2010 yılının ilk 2 ayında, toplam plastik hammadde arzı içinde PP % 28 ile en yüksek kalemi oluşturmuştur. Bunu % 27 ile PE ve % 17 ile PVC takip etmiştir. Diğer taraftan PS’nin payı % 6, PET’in payı % 4 ve ABS’nin payı da % 1 düzeyinde kalmıştır.

Plastik hammadde üretimi, ithalatı ve ihracatı (2010)

PLASTİK HAMMADDE

Plastik Hammadde Üretimi :
2010 yılının ilk 2 ayında plastik hammadde üretiminin 111.667 ton olarak gerçekleĢtiği ve toplam plastik hammadde üretimi içinde AYPE, YYPE, PVC ve PP’nin payının 2009 yılı 2 ayındaki düzeyinde kaldığı tahmin edilmektedir


Plastik Hammadde İthalatı :
2010 yılının ilk 2 ayında 679.770 ton plastik hammaddesi ithal edilmiĢ olup, plastik hammadde ithalatına 1 milyar 16 milyon dolar döviz ödenmiştir.

2009 yılında 2008 yılına kıyasla plastik hammadde ithalatı miktar bazında hemen hemen aynı ölçüde kalmıĢ ve değer bazında % 28 azalmıĢ olmasına rağmen, 2010 yılının ilk 2 ayında 2009 yılının eĢ dönemine kıyasla plastik hammadde ithalatının miktar bazında % 34, değer bazında da % 68 arttığı görülmektedir. Bu durum plastik hammadde birim ithal fiyatların 2010 yılında plastik hammadde birim ithalat fiyatında % 26 düzeyindeki artıĢtan kaynaklanmaktadır.

Türkiye, 2010 yılının ilk 2 ayında 81 ülkeden plastik hammadde ithalatı yapmıĢtır. 2009 yılında toplam plastik hammadde ithalatında ilk 3 sırayı Almanya, Belçika ve S. Arabistan alırken, 2010 yılının ilk 2 ayında S. Arabistan ilk sırayı almıĢ, onu Almanya ve Belçika takip etmiĢtir. 2009 yılında değer bazında toplam plastik hammadde ithalatının % 64’ü ilk 10 ülkeden yapılırken bu oran 2010 yılının ilk 2 ayında % 63 olarak gerçeklekmiştir.


Plastik Hammadde İhracatı :
2010 yılının ilk 2 ayında Türkiye’nin plastik hammadde ihracatı 60.315 ton ve 88,6 milyon dolar olarak gerçekleĢmiĢ olup, ihracat 2009 yılının eĢ dönemine kıyasla miktar bazında % 19 değer bazında da % 46 artmıĢtır. Hammadde ihracatının değer bazında% 46 artması, birim ihracat fiyatının % 23 artmasından kaynaklanmıştır.


Türkiye, 2009 yılında 150, 2010 yılının ilk 2 ayında ise 108 ülkeye plastik hammaddesi ihraç etmiĢtir. 2009 yılında ve 2010 yılının ilk 2 ayında plastik hammadde ihracatı yapılan ilk 3 ülke değişmemiştir.
2009 yılında plastik hammadde ihracatının % 54’ü ilk 10 ülkeye yapılmıĢtır. 2010 yılının ilk 2 ayında ise ilk 10 ülke toplam ihracattan % 58 pay almıştır.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Metal zımbalı poşet çayları içmeyin

Poşet çaylar çok pratik. Bu yüzden de kullanımı hızla artıyor.
Ancak dünya zımba telli poşet çayları terk etmesine rağmen (zımba yerinepoşete, ip
doğal yapıştırıcı ya da dikiş ile tutturuluyor) 
Türkiye'de hâlâ metal zımbalı poşet çayları satılıyor . 
Bu insan sağlığı için çok tehlikeli. Çünkü metal zımbalı poşet çay, 
sıcak suyun içine girdiğinde ve uzun süre
bekletildiğinde, çay poşetindeki metal çözünüme uğruyor. 
Bu da vücutta metal birikimine yol açıyor. Vücutta biriken ağır metal iyonları
karaciğer, beyin, akciğerde çeşitli sorunlara ve kansere neden oluyor.
Özellikle limonlu çay içenler kesinlikle metal zımbalı poşet çaykullanmamalı. 
Çünkü limon asit özelliğinden dolayı metalle tepkimeye girip
metalin çözülmesine ve vücuda daha fazla metal yüklenmesine neden oluyor.
Poşet çayları alırken ya da kullanırken dikkatli olmak gerekir.
Dokunduğunuzda naylon hissi veren metal zımbalı poşet çayları almayın. 
Onun yerine lifli, doğal malzemeden yapılan, ipi dikişle ya da yapıştırılarak
tutturulmuş çayları tercih edin. 
Önce şekeri atın. Çünkü şeker suyu soğutacak ve metalin çözülmesini engelleyecek. 
Su mümkün olduğunca ılık olmalı. Ve metal zımbalı poşet çay su içerisinde en fazla iki dakika
bekletilmeli. Aslında salt bitkiyi suda kaynatarak hazırlamak en sağlıklı yoldur.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Plastik Sektörüne Yönelik Kurumsal Plastik Teknolojileri Eğitimleri...

Günümüzde hızla büyümekte olan Türk plastik sektörü, bünyesinde çalıştıracak nitelikli insan gücüne de çok fazla ihtiyaç duymaktadır. Plastik sektöründe eğitim hizmetlerine başlamış bulunan eğitim uzmanlarımız sizlere ihtiyaç duyduğunuz konularda bilgi ve tecrübelerini esirgemeyecektir. Plastik sektörünün diğer sektörler gibi en fazla ihtiyaç duyduğu konu şüphesiz ki eğitimli iş gücüdür. Malesef eğitimli iş gücü sıkıntısı duymakta olan ülkemiz ve sektörümüzde eğitim uzmanlarımızca yaptığımız eğitim etkinlikleri ile siz değerli sanayimize ve çalışanlarımıza bilgilerimizi aktarmak, bilgi paylaşım olanaklarımızı sunmak istiyoruz. Bu sebepten dolayı firmanızda çalışan personelin plastik teknolojisi konusunda eğtitilmesi ve geliştirilmesi için ihtiyaç duyduduğunuz konularda eğitimler düzenlenecektir.

EĞITIM KONU VE IÇERIKLERI IÇIN TIKLAYINIZ.

Enerji Dostu Plastikler.

   Avusturyalı bağımsız danışmanlık firması Denkstatt, plastiklerin çevreye etkileri konulu raporunu tamamladı ve raporun sonuçları Avrupa Parlamentosu’nda sunuldu. Enerji tasarrufu ile ilgili çarpıcı gerçeklerin yer aldığı rapor, plastiklerin çevreci olmadığı tezini çürütecek nitelikte sonuçlara sahip. Araştırmaya göre, plastikleri kullanarak yılda 46 milyon arabanın harcadığı enerjiden tasarruf etmek mümkün. Alternatifleri yerine plastiklerin tercih edilmesi halinde, karbondioksit emisyonu Belçika’nın toplamı oranında azaltılabilir ve yılda 639 milyar 400 milyon kWh enerji tasarrufu sağlanabilir. Küresel ısınma son yıllarda etkilerini daha fazla hissettiğimiz ve geleceğimizi tehdit eden en önemli olaylardan biri haline geldi. Gezegenimiz artık alarm vermeye başladı ve hepimizin bu durumu değiştirmek için yapacağı bir şeyler olmalı. Küresel ısınmanın önlenmesi için dünya genelinde çözüm yolları aranıyor. Avrupa Birliği’nde de çevre önemli gündem maddeleri arasında. Avrupa Parlamentosu’nun Finli üyesi Eija-Riitta Korhola’nun, Parlamento’ya küresel ısınmayla mücadele etmek için sunduğu yeni sürdürülebilirlik raporu da bu çabalardan biri olarak dikkat çekici.

TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜ;

   Türk Plastik sektörü, Türkiye’nin en hızlı gelişen sektörlerinden biridir. Plastik sektörü yarattığı
12,5 milyar dolarlık katma değerle GSMH içinden % 4 pay almaktadır. Plastik sektör ithalatının toplam
kimyasallar ithalatı içindeki payı % 31, direk ihracatının toplam kimyasallar ihracatı içindeki payı da %
48 dir. Plastik sektörünün direk ve indirek ihracat toplamı kimyasallar ihracatının % 50 üzerindedir.1
PlasticsEurope istatistiklerine göre AB ülkeleri içinde plastik işleme kapasitesi 3 milyon tonu aşan 7
ülke mevcut durumda olup, Türkiye, 2006 yılında ulaştığı 4,3 milyon tonluk işleme kapasitesi ile AB
ülkeleri içinde 6. Sıradadır.2
Ülkemiz Avrupa ülkeleri arasında sentetik elyaf üretiminde ikinci, pencere profili imalatında üçüncü
sıradadır. Sektörde çoğu KOBİ olmak üzere 6.000’den fazla şirket faaliyet gösteriyor ve
160.000’den fazla kişiye istihdam yaratılıyor3.
Şekil 6. Avrupa’nın 27 metre Uzunluğundaki İlk Plastik Köprüsü, 1 Günde Almanya’da
Kurularak Hizmete Açılmıştır.

1867  tarihi, uygarlık tarihinde altın harflerle yazılması gereken bir tarihtir: Kimya ilk kez bir yapay gereç Üretmiş, “Plastik Çağı” açılmıştı. Ancak Hayatın bundan.haberi yoktu. Nitrosellüloz ve kâfuru birleştirerek sağlam, esnek, bozulmaz ve ısıtıldığında kolay çalışır bir madde meydana getirmişti. “Sellüloid” adını verdiği bu madde kısa sürede sanayileşti. O kadar ki, bu maddeyi daha bir yığın plastik madde İzlemiş ve bunlar da son derece yaygınlaşmış olduğu halde bugün bile ona hâlâ gerek duyulmaktadır.
Taraktan oyuncak bebeğe kadar sayısız kullanışları olan selüloid, gerçek yerini icadından yirmi yıl sonra bulmuştur. Amerikalı fotoğraf malzemeleri sanayicisi George Eastman (1854 – 1932) bu teknikte kulanılan cam, ağır ve nazik olduğundan yerine 1886da  selüloid  kullanmaya başladı ve bunun üzerine Kodak makinelerini piyasaya sürdü.



İlk plastiğin İcadı 1867 tarihini, 1884te ilk yapay dokuma izler. Mucidi bu kez bir teknisyen değil, bir bilim adamıdır: Kimyacı Hilaire Bernigaid, Chardonnet kontu. (1839 -1924) Kollodyonu bir rastlantıyla tüpünden dökmüş ve kurudukça uzun, ince teller haline geldiğini gözlemlemişti. Bundan 1883te deneylere başlayarak ertesi yıl “yapay ipek” dediğimiz sağlam ve parlak dokuma ipliğini buldu.


1889dan başlayarak Chardonnet ipekleri büyük bir kabul gördü. Mucit bir şirket kurarak biri Besançon’ da (Fransa) ve öteki de Macaristan’da olmak üzere iki fabrika açtı. Ne var ki, kumaşlarının temel maddesi kollodyon; yani nitrosellüloz’du. Yapay ipek giyinmek, “barut pamuk” giyinme demekti. Kazalar birbirini izledi, ortalık telaşa kapıldı. Derken başka bir madde bulmak gerekti.Ancak, Chardonnet’in dayandığı temel fikir; yani selüloz kullanma, günümüze kadar geçerli bîr yöntem oldu. Aranan, bunu kollodyonsuz bir maddeyle üretmekti. Çözümü iki İngiliz Charles Cross ve Ernest Bevan buldular. Bu iki kimyacı, pamuk firelerinden elde edilen selülozu sudrikoksit ve sonra karbon sülfüründe erittiler. Şurup kıvamında bir madde elde ettiler: “Viskoz”. Bu viskoz, iplik biçiminde çekilip katılaşmaktaydı. Böylece tehlikesiz hale gelen yapay ipek, 1935ten sonra “reyon” adı altında yaygınlaştı.

Ayrıca reyon, Chardone ipeğinin son verimi de değildir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra selüloz asetatından elde edilen elyaf onun yerini aldı.